Türkiye’de Taşeron İşçilik

Türkiye’de Taşeron İşçilik

Öncelikle taşeron işçilik nedir diyenler için kısa bir örnekle açıklayalım. Mesela devlet hastanesi yapımı ihalesini alan inşaat firması, o hastane inşaatında işçi çalıştırıyor.

Bu işçiler asıl işveren olan devlete bağlı olarak değil alt işveren olan inşaat şirketi bünyesinde çalışıyor. Iş sözleşmesi inşaat firması ile yapılıyor ve işçi o hastanenin yapım süresince çalışıyor. Yani süreli bir iş sözleşmesi oluyor. Buradan yola çıkarak kısaca tanımlamak gerekirse esas işverenin verdiği işi yürüten taşeron işletmelerde çalışan kişiler taşeron işçidir.

Taşeronlaşma Nasıl Başladı?
Aslında taşeronluk bizzat devlet tarafından ekonomik sebeplerle başlatılan bir hikaye. Türkiye'de doğalgaz, petrol gibi enerji kaynakları üretilemiyor ve dışarıdan ihraç ediliyor. Türkiye bunları tekrar işleyerek satıyor. Burada Türkiye kaynak sahibi değil aracı olduğu için karı düşük oluyor. Iste bu karı daha da yükseltmenin yolu ise düşük işçi maliyetlerinden geçiyor. Yani Türkiye diğer ülkelerle rekabet edebilmek için işçi maliyetlerini baskılıyor. Bu yöntemin yüksek kar getirmesi üzerine inşaat, madencilik gibi sektörler de taşeron işçiliğe yöneliyor. Yüksek karı gören geliyor ve şu anda ülkede taşeron işçilik en büyük sorunlardan birisi. 2014 yılında Soma'da yaşanan facia, taşeron işçiliğin resmidir.

Taşeronlaşmanın Temel Sebepleri
Taşeronlaşmanın asıl sebepleri ise işverenin elde ettiği şu karlardan kaynaklıdır:
4857 sayılı İş Kanunu'na göre 30'dan daha az işçi çalıştıran yerler bazı temel yükümlülüklerden muaflar. Taşeronlar ise bu 30 kişiye dahil değil. Bu yüzden işveren taşeronla işini yaptırırken, çoğu yükümlülükten kurtuluyor.

Taşeron işçiler çalıştıkları yerlerde sendika ya da toplu sözleşme hakkından yoksunlar. İşler süreli olduğu için çoğu zaman kıdem tazminatı da alamıyorlar.

Taşeronlaşmada işyeri ve işçi maliyetleri azalırken, işçiler en temel haklardan yoksun bırakılıyor. Bu ise isçinin is güvenliği olmayan, kötü şartlarda çalışması demek.

Taşeron İşçilere Verilmeyen Haklar 
Taşeron işçiler asıl işi yapanlarla aynı ücreti alamıyor. Tabi ücretini düzgün alabilirse. Bir güvence sistemi olmadığı için işveren ücretleri keyfi olarak ödeyebiliyor ve ücretler bazen geç yatarken bazen de hiç yatmıyor. Çalışma güvencesi olmayan işçi, bu durum karşısında sessizce bekliyor sadece. Çünkü işinden olma riski her zaman devam ediyor. Taşeron işçilerin en büyük ihtiyacı iş güvencesine sahip olmak ve kadroya kavuşmak. Çünkü işveren sözleşmenin bir yıl olmasına günler kala işçiyi işten çıkarabiliyor. İşçi kıdem tazminatı hakkını kaybediyor ki zaten başka hakkı da yok. İşsizlik oranları yüksek olunca işveren işçi sıkıntısı da çekmiyor. Bir taşeron gidiyor yerine el mahkûm yenisi geliyor.

Türkiye'de Taşeron  Gerçeği 
Türkiye'de taşeron işçi sayısı 2017 yılı rakamlarına göre iki milyona ulaşmış durumda. Bu işçilerin 750 bini ise kamuda çalışıyor. Bu rakam 2002 yılında 387 bin işçiydi. Yani 15 yıllık süreçte taşeron işçi sayısı yüzde 500 artış göstermiş durumda.

Taşeron işçilere ilişkin en kapsamlı çalışma Hak-İş tarafından 2014 yılında yapılmıştı. Bu çalışmaya göre taşeron işçiler ne durumda, gelin beraber görelim.

İş Kazaları 
İş kazalarının Yüzde 90'ı taşeron işyerlerinde meydana geliyor. Taşeron işçiliğin yoğun olduğu tarım, inşaat, nakliyat, Madencilik sektörleri iş kazalarında öne çıkıyor. 2013 verilerine göre gerçeklesen 880 bin iş kazasında 13 bin 442 işçi hayatını kaybetti. Türkiye ölümlü iş kazalarında Avrupa lideri iken, dünyada ise ilk üçe girmeyi başarıyor(!).

Yaş Aralığı 
Veriler taşeron işçilerin yüzde 60'ının 25 - 38 Yaş arasında olduğunu gösteriyor. 39 - 45 yaş aralığındakiler yüzde 23,6 iken, 46 - 52 yaş aralığındakiler ise yüzde 9,4'lük orana sahip. 18 - 24 yaş arası taşeron işçiler de mevcut ve oranı yüzde 4,6.

Bu tablo gösteriyor ki çalışma döneminin en verimli Çağları taşeron olarak geçiyor. Taşeronun emeği, is güvencesi olmadan düşük ücretle somuruluyor.

İsçilerin Medeni Durumu 
Taşeron işçilerinin Yüzde 87'si Evli iken Yüzde 82'si Çocuk Sahibi olan kişiler. Yani bu düşük ücretlerle ev, aile geçindirenlerin, hatta çocuk okutanların sayısı bir hayli fazla. Bir değil iki, üç çocuk okutanlar da var.

Asgari Ücret Bile Alamıyorlar
Taşeron İşçilerin Yüzde 68'i asgari ücretten de az kazanıyor. Türkiye'deki taşeron işçiler asgari ücretten bile az kazanıyor. Asgari ücret kazananlar yüzde 20 civarı iken, 2 bin TL üzeri ücret alan yüzde 1'e bile ulaşmıyor. Bunun yanında bin TL'ye çalışan taşeron da bulunuyor.

Maaşlar Düzenli Yatmıyor
Taşeron işçilerin yüzde 68'i maaşlarını düzenli olarak alamıyor. Üstelik taşeron işçilerin yarısı kamu kurumlarında çalışıyor ve buna rağmen maaşlarını düzenli olarak alamıyorlar. Bu ise devletin kendi taşeronunun sözleşmeden kaynaklanan haklarını bile denetleyemediği anlamına geliyor.

Sendikaları yok
Taşeron işçilerin yüzde 65'i sendikasız. Bu nedenle toplu sözleşme gibi temel haklardan yoksunlar. Sendikasız olmak işverenlerin işçi üzerinde baskı oluşturmasına fırsat veriyor. İşveren ise çok emek, az maaş prensibi ile isçiyi çalıştırıyor.

Is güvencesi yok
Taşeron işçilerin is güvencesi yok ve her beş işçiden dördü ise bundan şikâyetçi. Çünkü çoğu işyeri taşeron işçinin bir yıllık çalışma süresi dolmadan is sözleşmesini feshediyor. Böylece taşeron işçinin tek hakkı olan kıdem tazminatı da elinden alınıyor. Tekrar sözleşme yapılması ise tamamen işverenin elinde.

Yukarıdaki verilen oluşturduğu tablo gösteriyor ki taşeron işçiler en temel haklardan bile mahrumlar. Taşeron işçilere kadro ise halen resmiyete dökülmemiş bir vaat.

Kaynak:isilanlarikariyer.com

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.